Aladağ Sondaj Mühendislik Hizmetleri - Sondajın Tarihçesi

Sondajın Tarihçesi


Sondajın ilk olarak nerede ve nasıl yapıldığı konusunda kayıtlı bilgiler bulunmamakla birlikte, tarihinin çok eskiye dayandığı kesindir. Geçmişte yapılan sondajcılık işlemleri, günümüzün modern sondajcılık tanımıyla uyuşmasa da amaçlar ve kullanılan yöntemlerden bazılarının benzer tarafları vardır.



M.Ö. 3000 yıllarında Mısırlıların taş çıkarmak amacıyla aşındırıcı tozlar kullanarak sığ çukurlar açtıkları, M.Ö. 2000 yıllarında ise, Çinlilerin tuzlu su çıkarmak amacı ile gerçek anlamda sondaj yaptıklarından söz edilmektedir. Filistin Birşeba'daki kuyunun Hz. İbrahim tarafından M.Ö. 1500 yıllarında açıldığı yolunda kayıtlar vardır. M.Ö. 600 yılında Konfiçyus, derinliği 100 metreye varan tuzlu su kuyularının açıldığını yazmış, Heredot ise, M.Ö. 450 yıllarında asfalt, tuz ve petrol üretilen kuyuların varlığını belirtmiştir.
Fransanın Artois kasabasında 1126 yılında açılan sondaj kuyusu, Avrupa'da yapıldığı bilinen ilk kuyudur. Basınçlı aküferde açılan bu kuyunun fışkırma özelliğine yörenin adına izafeten artezyen adı verilmiştir. 1200 yıllarında Çinlilerin Tibet ile Chungking arasında kalan bölgede açtıkları kuyularda 500-1000 metreye varan derinliklere indikleri ve bu kuyularla ilgili olarak düzenli sondaj raporları tuttukları saptanmıştır. Kullanılan yöntemler ve donanımlar basit bir kaldıraç sistemi olup, bambu kamışlar uç uca eklenerek sondaj dizisi olarak kullanılmıştır. Sondajın yapılması için gereken enerji ise insan ve hayvan gücünden sağlanmıştır. Ancak hayvan gücü kullanılarak yapıldığı bilinen ilk darbeli sondaj 1808 yılında Virginia'daki bir tuz madeninde Raffner kardeşlerin 18 metre derinlikte yaptıkları sondaj çalışmasıdır.1517 yılında Avrupa'da Leonardo da Vinci tarafından kullanılan, bugünkü Rotary sondaj sistemine benzer ve elle döndürülen sistemle çok sayıda sondaj kuyusu açılmıştır.



İlk petrol sondajının 1794 yılında Fransa'da Pechelbronn yakınlarında açıldığı sanılmaktadır. Ancak ABD'de Pensilvanya'da 1859 yılında Albay Drake tarafından açılan kuyunun, ilk petrol kuyusu olduğu kabul edilmektedir. Bu sondaj kuyusu darbeli yöntem ile açılmış ve kullanılan sondaj donanımı ve yöntemi uzun yıllar standart olarak kalmıştır.



Sondajda buhar gücü ilk olarak ABD'de Billy Morris tarafından 1831' de kullanılmıştır.



Kuru Sistem Döner Sondaj Donanımları ilk olarak 1828'de Italya'da -Larderello jeotermal- alanında yapılan sondajlarda kullanılmıştır. Fransa'da 1841 yılında bu yöntemle 500 metre derinliğe inilmiştir. 1845'te kuru sistem terk edilerek, Robert Beart tarafından Dolaşımlı Döner Sondaj Donanımları uygulamaya konumuştur.
İlk Elmaslı Karot Sondajı 1864'te, İsviçreli Mühendis Jean Rudolphe Leschot tarafından İtalya-Fransa arasında açılmakta olan Mt Cenis tünelinde kullanılmıştır.



1867'de de M.C. Bullok, Pensilvanya kömür haczasında ilk karotlu sondaj kuyusunu açmıştır. Yine 1867'de dünyada ilk ücretli sondaj, ABD'de Henry Kelly tarafından yapılmıştır.



İsveç'te Dannemora maden sahasında 1886 yılında ilk elmaslı maden sondajı yapılmış, aynı tarihte Craelius firması tarafından AB adlı ilk sondaj makinesi piyasaya sürülmüştür.



1910 yılında, Nebraska'da su sondajları yapan H.C. Minnick isimli sondajcı, kendisinin ürettiği diyaframlı bir pompayı kullanarak ilk defa ters dolaşımlı döner sondajı uygulamıştır.



Helezon baskılı sondaj makinelerinin bulunuşu 1935 yılıdır. Bu makineler Sullivan ve Boyles Bros. Tarafından yapılmıştır. İkinci dünya savaşından birkaç yıl önce de hidrolik baskılı makineler üretilmeye başlamıştır.


Günümüzde kullanılan sondaj teknikleri bu temeller üzerinde geliştirilmiş ve son şeklini almıştır.

 


SU KAYNAKLARI VE JEOFİZİK



1. Yeraltı Suyu, Önemi ve İstifade Şekilleri


Yeryüzüne düşen yağmur ve eriyen kar sularının derelerden akarak göllere veya denizlere ulaştığını  hepimiz biliriz. Yeryüzünde buharlaşarak atmosfere çıkan ve bulutları oluşturan su daha sonra  yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne dönmektedir. Buna yağış diyoruz. İşte bu yağışların bir kısmı sel olarak  göl veya denizlere gitmekte, bir kısmı bitkiler tarafından emilmekte, bir kısmı tekrar buharlaşmakta, bir   kısmı ise geçirimli yer katmanlarına sızmaktadır. Bizi ilgilendiren yeraltı suyu işte böyle geçirimli yer   katmanlarına sızarak oluşmaktadır.


Bir sahada yeraltı suyu vardır diyebilmek için üç ana koşulun bir arada olması gerekir:



1. Beslenme sahası, yani yağmur sularının üzerine düşerek yeraltına bir kısmının sızacağı saha.



2. Poröz yani boşluklu bir ortam. Bu ortam kum, çakıl gibi taneli formasyonlar veya kaya çatlakları      olabilir. Kayalar içerisinde yeraltı suyu taşımaya en uygun olanı kireç taşlarıdır. Atmosferden bir miktar   CO2 alan yağmur suyu kireçtaşı üzerine düştüğünde yatay tabaka ve düşey çatlakları olan kireçtaşına  sızmakta ve zaman içerisinde çok büyük boşluk sistemlerini oluşturmaktadır.   Bu sistemlerde yeraltı nehirleri, gölleri bile meydana gelebilmektedir. Bu sistemlere karstik sistem  denilir ve bunlar yeraltı sularının en bol bulunabileceği ortamları teşkil ederler.



3. Üçüncü ana koşul ise boşluklu veya çatlaklı ortama sızan suların yeraltında depolanabileceği, birikebileceği bir yapının var olmasıdır. Bütün bu şartları en iyi anlatmanın yolu içine kum ve çakıl   doldurulmuş bir banyo küvetidir. Burada banyo küvetinin yüzeyi geçirimsiz tabakayı, kum ve çakılın üst   yüzeyi beslenme sahasını, içindeki kum-çakıl boşluklu ortamı (yani akiferi), banyo küvetinin yapısı ise   rezervi yani yeraltı suyu deposunu oluşturur (Şekil 2).   Bu örnek bazı ana kavramları kolayca anlatmak için verilmiştir. Esasında olay tabiatta çok daha  karmaşıktır. Yeraltı suları dinamik bir yapıya sahiptir, beslenir, depolanır, boşalır. Su tablasının belli bir  eğimi vardır ve toplanan su belli bir istikamete hareket ederek membaları beslemektedir. Yeraltı suyu banyo küveti örneğinde olduğu gibi her zaman serbest bir şekilde bulunmaz, genellikle  hapsedilmiş ortamlarda bulunur. Bunlara mahpus (hapsedilmiş) yeraltı suyu denir. Yani suyu tutan tabaka      (akifer) iki geçirimsiz zon arasında sıkışmıştır. Şekil 3'te görülüceği gibi böyle sahalarda açılan sondaj kuyularında su seviyesi yükselecektir. Suyun kuyu ağızından akması halinde artezyen, daha aşağılarda  kalması halinde ise semi-artezyen kuyular denir. Kısaca bilgi verdiğimiz yeraltı suyu kaynakları, dünya nüfusunun artması sebebi ile sulama, içme suyu,  kullanım suyu ve sanayi suyu rezervleri olarak her geçen gün önem kazanmaktadır. Özellikle yer üstü sularının kifayetli olmadığı ortamlarda her geçen gün yeraltı suları daha çok kullanılır hale gelmektedir. Tabii yeraltı suyu rezervleri bitmek tükenmek bilmeyen veya yoktan varolan zenginlikler değildir. Her  havzanın yıllık beslenmesi ve çekilebilecek emniyetli su miktarı çok yaklaşık olarak hesaplanabilmektedir.


Bu etüdler sonucunda;


1. Sahada yeraltı suyunun bulunup bulunmadığı,


2. Suyun çıkabiliceği derinlik,


3. Yeraltında suyu tutan tabaka,


4. Suyun tuzluluk (NaCl), acılık (CaSO4) veya diğer kirlenmelere maruz kalıp kalmadığı, dolayısıyla işe yarayıp yaramayacağı anlaşılabilmektedir. Böylece boş yere yatırım yapılması önlenmiş olur. Buda milli ekonomiye katkı demektir. Özellikle sahil kesiminde deniz suyu girişimi tehlike teşkil ettiğinden rasgele sondaj kuyuları açılmamalıdır.


2. Kuyu Sondajı
Yeraltındaki su, maden, petrol gibi zenginliklerden istifade amacıyla açılan dar ve derin kuyulara sondaj kuyusu diyoruz. Yeraltı suyundan istifade amacıyla açılan sondaj kuyuları üçe ayrılır;


1. Çakma Kuyular,


2. Darbeli sistemle açılan kuyular,


3. Rotary sistemle açılan kuyular;


Çakma kuyular yumuşak alüvyon arazilerde yeraltı suyunun satıha yakın olduğu ve tek filtre ile netice  alınabilen akiferin kum çakıl gibi temiz seviyelerden teşekkül ettiği durumlarda iyi neticeler  verebilmektedir. Ucuz ve basit bir yöntem olup çakılan borunun içinden klapeli beyler kovası ile  tabandaki malzeme boşaltılarak boruyu sağa sola oynatarak istenilen seviyeye indirmek suretiyle  açılmaktadır. Büyük molozlar balta denilen özel aletlerle kırılmaktadır.  Darbeli sistem sondaj kuyuları kireçtaşı gibi sağlam zeminlerde açılmaktadır. Sistem çakma  kuyulardakine benzer ve ucuzdur. Ancak uzun sürede açılması sistemin terk edilmesine neden olmuştur. Çamur sirkülasyonlu rotary sondaj en yaygın sistemdir. Matkap, drill-collar denilen ağırlık ve tijlerden   ibaret sistem döndürülmekte ve çamur sirkalasyonu ile matkabın soğutulması, kesilen parçaların dışarıya atılması ve kuyunun göçmemesi temin edilmektedir. Rotary sondaj makinasının kuyu sondajına başlamadan yapılması gereken en önemli işlem teraziye alınmasıdır. Makina mekanik veya hidrolik krikolarla kaldırılır, önden ve arkadan takozlanır ve her iki istikamette teraziye alınır (Şekil 4). Bazı sağlam olmayan zeminlerde zaman içinde meydana gelebilecek oturmalara mani olmak için beton  platformlar hazırlanmaktadır.  Eğri delinmiş kuyular üzerinde önemle durmak gerekir, ideal olan düşeyden sapmamış kuyu olmakla beraber, pratikte her kuyuda bir miktar sapma vardır. Düşeyden sapmış kuyularda teçhiz borusu hiç  inmeyebilir veya bir tarafa sürterek iner. Bu durumda çakıl zarfı tek taraflı ve yetersiz olmakta (Şekil 5)  ve kuyu cidarına yaslanan filtre borusundaki delikler tıkanmakta, bu kısımdaki kil keki atılamadığından su girişi azalmakta ve randıman düşmektedir. Eğri kuyularda daha teçhiz borusu indirilirken kopmalar  meydana gelebilir. Boru indirilse bile kuyunun silt çekmesi önlenemez. Bu yüzden kuyuda zaman içinde dolgular meydana gelir, pompa aşınır, verim düşer ve randıman alınamaz. Kuyunun sapmaması için DC  (drill-collar, yani ağırlık) ve stabilizerler kullanılmakta dar çaplı pilot delikler açılarak daha sonra  hole-opener denilen tarama matkapları ile genişletilmektedir. Yukarıdan pull-down denilen hidrolik baskılı makinalarda sapma çok daha fazla olmakdadır. Sert ve yumuşak formasyonların münavebeli yer      aldığı sahalarda, molozlu formasyonlarda ve jeolojik tabakaların yatay olmadığı durumlarda sapmalar daha   kolay olur.


3. Sondaj Kuyularında Teçhiz


Delme işlemi bitirildiğinde kuyunun teçhizine sıra gelmektedir. Her bir metre derinlikte alınan kırıntı numuneler değerlendirilerek filtre boruların konulacağı yerler kararlaştırılır. Pratik bir ifade ile teçhiz  borusunun rahatça indirilebilmesi ve kuyu cidarı ile boru arasındaki boşluğa yeterli çakıl zarfı  yerleştirilebilmesi için kuyu çapı teçhiz çapının en az iki misli olmalıdır. Örneğin kuyuya 8 5/8" teçhiz  borusu indirilecek ise kuyu çapı en az 15" olmalıdır. Sondaj boruları kuyu teçhizinde kullanılan PVC veya metal kökenli borulardır. PVC borular ile genellikle  sacdan imal edilen metal borular arasında tercih yapılırken sahanın özelliği ve yeraltı suyunun kimyasal  analizi dikkate alınmalıdır. Kalite bozukluğunun söz konusu olduğu sahalarda, tuzlu, acı ve PH dengesi  bozuk olan asit karakterli sularda sac borular problem yaratmakta ve genellikle kısa sürelerde çürüyüp  paslanıp kullanılmaz hale gelmektedir. Ayrıca bu borular özellikle içmesuyu kuyularında kirlenmelere de  sebep olmaktadır. Bunun yanısıra PVC boruların en sakıncalı özelliği kolayca kırılması ve bükülmesidir.



Bu borularla teçhiz edilmiş kuyularda eğrilikler meydana gelebilmektedir. Teçhiz sırasında önemli bir konu da borunun kuyuya ortalanmasıdır. Özellikle PVC teçhiz borularında  ortalayıcı yayların kullanılması zorunludur. Sac teçhiz boruları daha rijit olmakla beraber bu tip borularda  da ortalayıcı (merkezleyici) yaylar kullanmakta büyük fayda vardır.



PVC borularla teçhiz edilecek kuyularda özellikle şu hususlara dikkat edilmelidir:


1. PVC boru kullanımı kalitesi bozuk, asit karakterli sahalarla sınırlı kalmalıdır.


2. Akma ve göçme olaylarının sıkça meydana geldiği konsolide olmamış, bağlantısız formasyonlarda yan basınçlar çok fazla olabileceğinden bu nevi sahalarda kullanılması sakıncalı görülmektedir.


3. Bu boruların teçhizi sırasında mutlaka ortalayıcı yaylar (Centrelizer) kullanılmalıdır.


4. Yıkama ve çakıllama esnasında boru askıda tutulmalıdır.


5. Pompa montajında ve demontajında dikkatli davranılmalı hareketler yumuşak ve yavaş olmalıdır.


6. Özellikle pompa monte edilmiş kuyularda dışarıdan düşebilecek ufak bir somun bile pompanın çekilmesi sırasında kuyu teçhiz borusunun yırtılmasına neden olabileceğinden kuyu ağızı sağlam bir şekilde kapatılmalıdır. Metal borular genellikle çelik sacdan imal edilmektedir. Bunun yanı sıra paslanmaz çelik borular da
kullanılmakta ancak çok pahalı olduğu için tercih edilmemektedir. Sac borular manşonlu veya kaynak ağızlı olabilir. Daha sağlam, daha rijit borular olup kolay kolay kopmaz, eğrilmez ve bükülmezler. Bu boruların teçhizde kullanılması durumunda dikkat edilecek hususlar;


1. Her şeyden önce boru imal edilecek sac TSE standartlarına uygun olmalıdır.


2. Et kalınlığı boru çapına uygun olarak 4-6-8 mm olmalıdır.


3. Kaynak ağızı açılmış olmalıdır.


4. Boruda ovallik olmamalı, kaynaklar muntazam olmalıdır.


5. Borunun uç kısımları düzgün olmalıdır.


4. Yıkama ve Çakıllama


Kuyularda yıkama işlemi temiz su ile ve tabandan itibaren yapılır. İdeal yıkama Şekil 6'da gösterilen çalkalama pistonu ile yapılır. Piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerine kadar indirilir ve pompa ile su basıldığında tabandan itibaren kuyu cidarına su gittiğine böylece emin olunabilir. Şekil 7'de bu durum gösterilmiştir. Yıkama işleminin sonuna doğru kuyu çakıllanır. Pratikte, kullanılan çakıl, 5-15 mm çapında yuvarlak sert taşlardan oluşmuş, yıkanmış ve elenmiş olmalıdır, ayrıca suda erimemelidir.


Çakıllamanın faydaları aşağıda sıralanmıştır:


1. Kuyu cidarının yıkılmasını önler.


2. Silt, kum, kil gibi malzemelerin filtre yarıklarını tıkamasına mani olur.


3. İnce malzemelerin kuyu cidarı boyunca inerek tabandaki filtreyi tıkamasına mani olur.


4. Yine ince malzemelerin, filtre etrafına yığılıp su girişine mani olmasını önler.


5. Akifer tabakalardaki ince malzemelerin inkişaf sırasında dışarıya atılması nedeniyle meydana gelen boşlukları önler ve yıkıntılara mani olur.


5. İnkişaf Sondajı tamamlanmış kuyuda yapılan temizlik ve geliştirme işlemlerine inkişaf denir. Yaygın olarak kuyu inkişafı için basınçlı hava kullanılır. Ancak daha önce bahsi geçen çalkalama pistonu en faydalı aletlerden birisidir. Çalkalama pistonu, kuyu çapından 1" küçük çapta 3 adet kolay kırılmayan ve kopmayan ağaç disk arasına, kuyu çapında kesilmiş 2 adet köselenin konulması ile yapılır. Yapılması ve kullanılması kolaydır. Takımın ucuna bağlanan piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerindeki kapalı boru içerisinde aşağı yukarı hareket ettirilerek filtre karşısındaki formasyona tıpkı bir emme basma tulumba gibi tesir ederek gözlerin açılmasını sağlar. Bu işlem bütün filtrelere yukarıya doğru uygulanır. Neticede kuyuda dolgular meydana geleceğinden basınçlı hava ile temizlik ve inkişafa devam edilir.


 

Hava ile inkişaf Şekil 8'de görüldüğü gibi uygun inkişaf takımı ile yapılır. Teçhiz borusunun kolon borusu gibi kullanılarak kuyuya sadece hava borusu indirilmesine açık inkişaf, kolon borusu ve hava borusunun beraber indirilmesine kapalı inkişaf diyoruz. Her iki durumda da inkişaf takımının su içerisinde kalan kısmının toplam takım uzunluğuna oranı %60 olmalıdır. Bu durumda randıman alınabilir. İnkişaf işlemi uygun kompresör ile ve kuyudan temiz su alınıncaya kadar devam eder. İnkişaf işlemi derinkuyu pompaları ile aşırı pompaj yapılarak da olabilir. Bu yöntem ancak statik su seviyesinin kuyu tabanına yakın olduğu ve havalı inkişafın netice vermediği durumlarda uygulanmalıdır.

 

 

Anlatılanların dışında, özellikle kireçtaşı gibi formasyonlarda asit, patlayıcı madde ve kimyasal yöntemlerle de inkişaf işlemi yapılabilmektedir.

 


6. Pompa Tecrübeleri


İnkişaf işleminden sonra sondaj kuyularının hidrolik özelliklerini tespit amacıyla su verim deneyleriyapılmalıdır. İnkişafta alınan ön bilgiler ışığında uygun motopomp monte edilerek kuyudan su çekilmesi ve izlenmesine pompa tecrübesi diyoruz. Tecrübe iki şekilde yapılır:


1. Sabit debili pompa tecrübesi,


2. Kademeli pompa tecrübesi,


İdeal olanı her iki şekilde de tecrübenin yapılmasıdır. Elde edilen bilgiler neticesinde istihsal kuyusunun
azami randımanla çalıştırılması ve uygun motopompun seçilmesi sağlanır.


7. Kuyu Logu


Kuyu logları sondaj kuyularının açılması esnasında karşılaşılan tüm olayların ve uygulanan tüm işlemlerin ayrıntılı yer aldığı bir bilgi formudur. Bir kuyu logunda; açılış tarihi, açan makina, kuyunun yeri, çapı, teçhiz planı, geçilen formasyonlar, inkişaf ve pompa tecrübesi değerleri ile kimyasal ve bakteriyolojik analiz neticeleri yer alır. Kuyu logları, kuyunun işletme safhasındaki olaylar ve karar açısından büyük önem taşır. Kuyu logu, pompa seçiminde, zaman içinde meydana gelebilecek dolguların, debi azalmalarının nedenleri ve çözümleri hakkında doğru kararlar alınmasına aynı zamanda her türlü tahlisiye işleminin doğru yapılmasına yardımcı olur.



8. Pompa Montajı


Her hangi bir sondaj kuyusuna pompa seçilmesinden önce kuyu logu dikkatli incelenmelidir. Ancak uygulamada kuyu sahibine log bile verilmediğine sıkça rastlanmaktadır. Bu nedenle sağlıklı bilgiler elde edilememekte ve uygun pompa sezorluklar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda şu hususlara dikkat edilmelidir:


1. Kuyu çapı ve derinliği tahkik edilmelidir. Bunun için iki ucu konik sağlam yapılmış bir mastar kuyuya sağlam bir iple sarkıtılabilir. Bunun çapı kuyu çapından 1" küçük olmalıdır. Böylece kuyu çapı, kuyudaki kaynak çapakları veya borudaki ezilmeler tahkik edilmiş olur. Ayrıca kuyuda eğrilikler varsa fikir verebilir.


2. Teçhiz borusunun yüzeyde etrafı incelenerek kuyu çapı hakkında fikir edinilebilir. Ayrıca çakıllamaya bakılır.


3. Kompresörle temizlik ve inkişaf yapılıp yapılmadığı tetkik edilir.


4. Kimyasal analizler incelenir, yoksa fikir sahibi olmaya çalışılır. Ayrıca kuyudan temiz su alınıp alınamayacağı, silt sorunu bulunup bulunmadığı tetkik edilmelidir. Yapılan bu incelemeler sonucunda yine de sağlıklı bilgiler alınamıyorsa yeniden kompresörle temizlik ve inkişaf yaptırılmalıdır. Pompa tecrübesi yok ise inkişaf değerlerinden bir neticeye gidilebilir.



YER ALTI SULARINDAN NUMUNE ALMA


  1. Yeraltısuyunun biyolojik kalitesi suyun fiziko-kimyasal yapısında değişmelere neden olacak gibi ise az ışık geçiren, mat numune alma kapları kullanılmalıdır, organik bileşikleri tespit için yer altı suyundan numune alınması durumunda, sondaj deliğinin düzenlenmesinde kullanılan veya numune alma cihazında mevcut olabilen organik malzemelerden kaynaklanan bulaşma en aza indirilmelidir,
  2. Yer altı su numunesinin kimyasal yapısının değişmesini önlemek için sondaj deliği kaplama ve süzgeçlerinin yapımında uygun malzemeler kullanılmalıdır,
  3. Çeşitli tipte genellikle taşınabilen pompalar yer altı suyu uygulamaları için uygundur, emme basma tulumbalar suyu 8 metreden daha fazla yükseğe çıkaramadığı için dalgıç pompalar yer altı suyundan numune almak için önerilir,
  4. Kepçe numune olarak bilinen derinden numune alma cihazları sondaj deliğinden numune almada kullanılır, açık tüp numune alıcılar suyun dolmasına izin verir ve mekanik veya elektrikli bir düzenekle belli bir derinlikte kapatılır,
  5. Piyezometre ve gözenekli kaplar gibi yerinde numune alma cihazları akiferden farklı numunelerin alınacağı belli derinliğe sabit olarak yerleştirilirler,

Kapanabilen numune alma sistemleri bir sondaj deliğinde belli

  1. derinliklerden su çeken numune alma cihazlarıdır. Sistem, sondaj deliğinde aşağı doğru yöneldiğinde kapanmayı sağlayan hidrolikli veya pnömatik olarak çalışabilen bir veya daha fazla kapatma mekanizması kapsayabilir,
  2. Gözenek suyu numuneleri, bir akiferin doymamış veya doymuş bölgelerinde farklı derinliklerde yer altı suyu kalitesi hakkında ayrıntılı bilgi almak için sondaj amacıyla delik delinirken elde edilen kaya numunelerinden alınabilir,
  3. İçme suyu olarak yer altı suyunun uygunluğu araştırıldığında çoğu parametreler için aylık veya daha sık numune almak gerekli olacaktır,

pH, sıcaklık ve elektriksel iletkenliğin sürekli izlenmesi, numune almayla belirlenmesi gereken parametreler için, numune alma sıklığını artırma ve azaltmayı gerektirebilir ve yararlı olabilir, kalite değişim oranı sürekli değişiyorsa numune alma sıklığı artırılmalı, değişmiyorsa tersine azaltılmalıdır.


Kaynak: Abdurrahman TAŞLI (Jeofizik Mühendisi, Ankara - Ocak 1996)
URL: //www.laynebowler.com.tr/yeralti.htm




TÜRKİYE'nin TOPRAK ve SU KAYNAKLARI

TOPRAK KAYNAKLARI ( milyon ha )

Türkiye'nin Yüzölçümü (İzdüşüm Alanı).......................................................... .77,95
Tarım Alanı........................................................................................................ 28,05
Sulanabilir Alan.................................................................................................25,75
Ekonomik Olarak Sulanabilir Alan....................................................................8,50
Sulamaya Açılan Alan (1997 yılı başı brüt alan)...............................................4,543
DSİ'ce işletmeye açılan alan( 1997 yılı başı net alan ).....................................2,072
SU KAYNAKLARI

Ortalama ( aritmetik ) Yıllık Yağış.................................................................. 642,6 mm
Türkiye'ye düşen ortalama yıllık yağış miktarı...............................................501,0 km3
YERÜSTÜ SULARI

Yıllık yüzey akış miktarı.................................................................................186,05 km3
Yıllık yüzey akış / Yağış oranı........................................................................ ...0,37
Yıllık tüketilebilir su miktarı........................................................................... .95,00 km3
Fiili yıllık tüketim.......................................................................................... ..29,55 km3
YERALTI SULARI

Yıllık çekilebilir yeraltı suyu rezervi.................................................................12,3 km3
( Yıllık güvenilir verim)
DSİ'ce tahsis edilen yıllık miktar.................................................................... 8,8 km3
Fiili yıllık tüketim...............................................................................................6,0 km3

  1. 1 km3 = 1 milyar m3
  2. 1997 yılında yaklaşık 100 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanmıştır.
  3. 1998 yılında yaklaşık 80 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanacaktır.

TÜRKİYE'DEKİ 26 NEHİR HAVZASININ YILLIK ORTALAMA VERİMLERİ


Havza Adı

Havza
Numarası

Ortalama yıllık akış
(km3)

Potansiyel oranı
%

(***)Ortalama yıllık verim
(1/s/km2)

Fırat Havzası (*)

21

31.61

17.0

8.3

Dicle Havzası (**)

26

21.33

11.5

13.1

Doğu Karadeniz Havzası

22

14.90

8.0

19.5

Doğu Akdeniz Havzası

17

11.07

6.0

15.6

Antalya Havzası

09

11.06

5.9

24.2

Batı Karadeniz Havzası

13

9.93

5.3

10.6

Batı Akdeniz Havzası

08

8.93

4.8

12.4

Marmara Havzası

02

8.33

4.5

11.0

Seyhan Havzası

18

8.01

4.3

12.3

Ceyhan Havzası

20

7.18

3.9

10.7

Kızılırmak Havzası

15

6.48

3.5

2.6

Sakarya Havzası

12

6.40

3.4

3.6

Çoruh Havzası

23

6.30

3.4

10.1

Yeşilırmak Havzası

14

5.80

3.1

5.1

Susurluk Havzası

03

5.43

2.9

7.2

Aras Havzası

24

4.62

2.5

5.3

Konya Kapalı Havzası

16

4.52

2.4

2.1

Büyük Menderes Havzası

07

3.03

1.6

3.9

Van Gölü Havzası

25

2.59

1.3

5.0

Kuzey Ege Havzası

04

2.09

1.1

7.4

Gediz Havzası

05

1.95

1.1

3.6

Meriç - Ergene Havzası

01

1.33

0.7

2.9

Küçük Menderes Havzası

06

1.19

0.6

5.3

Asi Havzası

19

1.17

0.6

3.4

Burdur Gölleri Havzası

10

0.50

0.3

1.8

Akarçay Havzası

11

0.49

0.3

1.9

TOPLAM


186.05

100.0



(*)     Fırat nehri anakol yıllık akışı 30.25km3'dür.
(**)   Dicle nehri anakol yıllık akışı 16.24km3'dür.
(***) Bu değerler havzaların en mansabındaki baz istasyon akışlarından elde edilmiştir.


Kaynak: DSI Genel Müdürlüğü


E-Bülten

Hava Durumu

Döviz

1 $ = TL 1,00
1 € = TL 1,00
18892946 Ziyaretçi